İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu’nun kamu görevlisine zincirleme hakaret kabahatinden yargılandığı davada İmamoğlu’na mahpus cezası vermeyi kabul etmediği için davadan alındığı sav edilen hakim Hüseyin Güçlü, kendisiyle ilgili çıkan yazı ve haberlere erişim mahzuru getirtti. Güçlü’ye yakın etrafı tarafından başının sıkıntıya gireceği uyarısı yapıldığını belirten Gazeteci Barış Terkoğlu, ayrıyeten hakim ve savcılara şantaj için hazırlanan evraklar bulunduğunu sav etti.
‘YENİ BİR YARGI KANUNU DEVREYE GİRDİ’
Terkoğlu, engellenen yazısıyla ilgili bugünkü köşesinde şunları paylaştı:
“Hâkim Hüseyin Güçlü, vazifesi gereği, konuşmak istesem de konuşmadı. Lakin yakın etrafı, yaşananların açığa çıkmasının ‘onu güç durumda bıraktığını’ söyledi. Söylenene nazaran, pek çok meslektaşı, hâkim Zengin’i arayıp ‘Başın kedere girecek’ diyerek ikazda bulunmuş.
Haksızlar diyemem. Hakikaten Hâkim Güçlü de bu türlü düşünmüş olacak ki yazdığım yazıya erişim manisi kararı aldırdı.
İstanbul 2. Anadolu Sulh Ceza Hâkimliği’nin aldığı karara bakıyorum. Yoksa yanlış mı yazdım diyorum. Lakin yok… Karar şundan ibaret:
‘Dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda; talepte bulunulan haber içerikleri dikkate alındığında, talepte bulunanın isteği dışında isim ve soy ismi kısaltılmadan olduğu üzere verildiği, bu istikametiyle kişilik hakkı ihlal edildiği kanaatine varılarak talepte bulunanın isim ve soy ismiyle ilgili içeriklerin çıkarılmasına dair karar kurulmuştur.’
Yani mahkeme diyor ki: ‘Yazılanlar palavra diyemem, keşke hâkimin ismini H. Z. diye yazsaydın!’
Yeni bir yargı kanunu daha böylelikle devreye girmiş oldu!”
‘HAKİM VE SAVCILARA HAZIRLANAN ŞANTAJ EVRAKLARI VAR’
Zengin hakkında Sabah gazetesinde çıkan “FETÖ” haberlerine de erişim pürüzü getirildiğini belirterek yargı mensupları üzerinde eski evrakları kullanılarak şantaj yapıldığını argüman etti. Terkoğlu’nun yazısından ilgili kısım şöyle:
“‘Sabah palavra yazar’ önyargısına yenilmeden, bu tabirlerin peşine düştüm. Evvel yargıda, Hâkim Güçlü hakkında bir FETÖ davası ya da soruşturması var mı diye baktım. Yoktu, bulamadım.
Acaba “HSK’ye ulaşan bir şey var mı” diye baktım. Hakikaten de HSK’ye Hâkim Varlıklı ile ilgili bir evrak gelmişti. Kapağında 2020/5019 numarasının yazdığı belgeyi, HSK 1. Daire incelemiş, isimli bir soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vererek arşive kaldırmıştı. HSK’ye nazaran, Hâkim Zengin’in vazifesini yapmasını engelleyecek bir durum yoktu. Bu nedenle Varlıklı hâkimliğe devam etmiş, son İmamoğlu problemine kadar, her şeyi yolunda gitmişti.
Ancak…
İmamoğlu belgesinde, istenileni yapmayınca, evvel sürülmüş, olay açığa çıkınca da arşivdeki evrakın kapağını birileri açmış, Sabah Grubu’na da ‘vurun’ demişti.
Tabloya başından sonuna bakınca facianın büyüklüğü daha net görünüyor…
Belli ki hâkim ve savcılara, ‘gerektiğinde vurulmak üzere’, hazırlanan şantaj belgeleri var. Bir grup, istenileni yapmayan yargı mensuplarına karşı bu evrakları bekletiyor. Öte yandan, bu evrakların ucu gösterilerek kimlere bugüne kadar neler yaptırıldı bilmiyoruz…”
Ne olmuştu?
Pazartesi günü yazdığı yazıda “Zengin’in, güvendiği kimi hâkim ve savcılara neler anlattığını öğrendim” diyen Terkoğlu, Güçlü’nün şunları anlattığını öne sürmüştü:
“Ben de hükümete dayanak veriyorum. Hatta eşim, hükümetin desteklediği 2 No’lu Baro’da çalışıyor. Lakin ben yargıcım. Tarafsızlığımı korumak zorundayım. Buna karşın kimi savcılar aracılığıyla, İmamoğlu’na iki yıldan fazla ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi. Bu cürümlere ait daha evvel verilmiş kararları inceledim. Vicdani olarak, bu türlü bir cezanın adaletsiz olacağını gördüm. İmamoğlu hakkında, minimum huduttan ceza verip, kararın açıklamasını ertelemenin en doğrusu olacağına karar verdim. Bunu birkaç şahsa de söyledim. Durumdan haberdar olan ve adliyeyi yöneten bir isim, hükümetle görüşerek atamamı yaptırdı.”
YAZININ TAMAMI