Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Lideri Pervin Buldan, Meclis Küme toplantısında değerlendirmelerde bulundu. HDP Kümesine İstanbul, Diyarbakır, İzmir ve Van’da Adalet Nöbeti tutan tutuklu yakınları da katıldı.
Grupta bulunan tutuklu ailelerini selamlayan Buldan, katledilen sanatçı Onur Şener’in ailesine de başsağlığı dileklerinde bulundu. Buldan, “Onur Şener’i katledenlerin en ağır cezayı alması için yargı sürecinin takipçisi olacağız” dedi.
‘AKARSEL’İ KATLEDENLERİ KINIYORUM’
Buldan, Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi Nagihan Akarsel’in Süleymaniye kentinde silahlı atakta katledilmesini kınayarak, “Tam da sansür yasası öncesi bir bayan gazeteciyi katledenleri şiddetle ve nefretle kınıyorum. Akarsel’in ailesine de çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyor, kendisine Allah’tan rahmet diliyorum” diye belirtti.
‘DÜŞMANLIK HUKUKU AKP’NİN CEZAEVİ KARNESİDİR’
Ezilenlerin Meclis’teki en güçlü sesi olmaya devam edecekleri iletisini veren Buldan, şöyle devam etti: “Sokakları, meydanları nasıl ki faşizme bırakmadık, mecliste de, siyasette de meydanı iktidara bırakmayacağız. HDP’nin kelamını her yerde yükselteceğiz. Meselelerin tahlil yeri meclis, tahlili demokratik siyasettir. Demokratik siyasetin gücü de yüreği de tabi ki HDP’dir. Sizlersiniz. Halkımızdır. İşçilerdir. Evet, bugün ortamızda cezaevlerindeki azap ve hukuksuzluklara karşı adalet nöbeti tutan anneler var. Tekrar beğenilen geldiniz diyor, haklı ve onurlu gayretinizi buradan bir kere daha selamlıyorum. Yalnız değilsiniz, asla yalnız olmayacaksınız, yalnız yürümeyeceksiniz. Bu çabayı daima birlikte omuzlamaya devam edeceğiz. Zira bu bizim varlık gerekçemizdir, sizin gayretiniz bizim gayretimizdir. Annelerin neden aylardır sıcak, soğuk demeden tüm makus muamele, darp ve gözaltılara karşın adalet nöbetinde olduklarını bizim dışımızda soran irdeleyen hiç kimse olmadı. Kuşkulu vefatlar, keyfi infaz yakmalar, hasta tutsaklara uygulanan düşmanlık hukuku, AKP-MHP zihniyetinin cezaevi karnesidir.”
‘ANNELERİN GAYRETİ ÖMÜR MÜCADELESİDİR’
Son 9 ayda en az 63 tutuklunun ömrünü yitirdiğinin altını çizen Buldan, şunları söyledi: “63 ömrü, 63 öyküyü bizden kopardılar. Hepsini bir kere daha hürmetle minnetle anıyorum. Ortalarında ağır hastalıklara karşın tedavi ve tahliye edilmeyen de vardı, azap ile öldürüldüğü argüman edilen de, azaplara dayanamayıp kuşkulu formda intihar ettiği sav edilen de. Garibe Gezer, Ferhan Yılmaz, Bazo Yılmaz, Abdulrezzak Şuyur, Halil Güneş, Vedat Erkmen, Bangin Muhammet ve öbürleri şayet bu ülkede gerçek bir adalet olsaydı şu an yaşıyor olacaklardı. İşte bu yüzden adalet hava kadar, su kadar değerlidir. Ve bu yüzden annelerin gayreti hayat uğraşıdır.
‘ADALET FERYADINA KAYITSIZ KALAMAZ’
Şu an cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta mahpus bulunmaktadır. Birçoğu cezaevinde tek başına hayatını idame ettiremeyecek durumdadır. Ki, Aysel Tuğluk arkadaşımız bunlardan yalnızca biridir. Durumu acil olan hasta tutsakların tahliyeleri ATK’nin hukuk dışı raporları ile her gün engellenmektedir. İktidara ve kurumlarına yaşatma yükümlülüğünü buradan bir sefer daha yüksek sesle hatırlatıyoruz. Her keresinde da hatırlatmaya devam edeceğiz. İnsani, tüzel acil tahliller bulunması için başta Adalet Bakanlığı olmak üzere yetkili tüm kurumları derhal misyona çağırıyoruz. Cezaevlerinde vefatlar yaşanırken siyaset öteki neyi konuşabilir? Siyaset diğer neyi tartışabilir anlamakta zorluk çekiyoruz. Parlamento ve siyaset, bu annelerin adalet feryadına katiyetle kayıtsız kalamaz. Kalmamalıdır.
‘CEZAEVLERİNİN UNUTULMASINA MÜSAADE VERMEYECEĞİZ’
Cezaevleri daima gündemimizdedir. Dün de kümemiz Adalet Bakanlığı’na yürüdü, bu acil mevzuya kamuoyunun dikkatlerini çekti. Yakın vakitte Adalet bakanıyla tekrar bir görüşme gerçekleştireceğiz. Tekrar kümemiz, yine araştırma önergesi vererek, bir araştırma komitesi kurulmasını talep edecek. Buradan hem parlamentoya sesleniyorum hem muhalefete hem iktidar partisine. Gelin bu kurulu derhal kuralım ve çalışmalarına başlasın. Cezaevlerinde olup bitenlere meclis olarak müdahale edelim ve hem vefatları hem de hukuksuzlukları acil olarak durduralım. Bu vazife hepimizin misyonudur. HDP olarak, sonuç alıncaya kadar ailelerle birlikte gayret etmeye devam edeceğiz. Cezaevi hakikatinin unutulmasına ve unutturulmasına asla müsaade vermeyeceğiz. Buradan cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımıza selamlarımızı hürmetlerimizi gönderiyoruz.
‘ÜLKE TOPYEKUN TECRİT ALTINDADIR’
Cezaevleri başta olmak üzere ülkeyi kuşatan tüm bu karanlığın merkezinde tabi ki tecrit sistemi var. İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve Kürt Sıkıntısının müzakereye dayalı tahlilini engellemeye yönelik bir AKP-MHP siyaseti olarak devam etmektedir. Yalnızca İmralı’yla sonlu bir tecritten bahsetmiyoruz. Ülke, toplum, adalet, hukuk, insan hakları, özgürlükler topyekûn tecrit altındadır. Bir idare sistemi haline getirdikleri tecritle yalnızca hukuksuzluğu ve adaletsizliği değil, herkesin canını yakan savaş-çatışma-şiddet sarmalını da büyüttüler.
‘GÜVENİ SAVAŞ SİYASETİYLE DİRİLTEMEYECEKSİNİZ’
Bakın yaklaşan seçimler öncesi iktidarlarını ayakta tutmak için Federal Kürdistan’da, Kuzey Doğu Suriye’de çatışmayı tırmandırıyorlar. Rojava’daki ataklarda siviller, çocuklar hayatını kaybetmektedir. Bunun altını çizmek istiyorum Rojava’daki akınlarda çocuklar siviller ömrünü yitirmektedir. İnsanlık cürmü işlenmektedir. Nerede bir barış imkânı varsa, orayı bozmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Zira çöken Sarayın savaşa muhtaçlığı var. Bu yaşadıklarımız Sarayın bir varlık yokluk savaşıdır. Buradan söylüyorum: Ne yaparsanız yapın, hangi palavralara, kumpaslara başvurursanız vurun durumunuzu kurtaramayacaksınız. İktidarınıza karşı sıfırlanan itimadı savaş siyasetiyle asla diriltemeyeceksiniz.
‘KİMSE İKTİDARIN TUZAKLARINA DÜŞMEMELİ’
Buradan kamuoyuna da sesleniyorum. Kriz ve kaostan beslenen iktidarın seçim kampanyası olarak yürüttüğü tansiyon ve çatışma siyasetine katiyetle prestij etmeyin, pirim vermeyin. Ekonomik çöküşün ve yolsuzluk çukurunun üzerini kapatmak için envai çeşit kumpaslara başvuracaklar. Hiç kimse iktidarın tuzaklarına düşmemelidir. Bırakın kendileri çalsın, kendileri oynasın! Oyunları tutmayacak!
‘ŞİMDİ CÜRETİ YÜKSELTME ZAMANI’
Biz önümüze, kendi işimize, çalışmalarımıza bakacağız. Biz kazanmaya çalışacağız. İktidarı göndereceğiz barışı kazanacağız. Artık savaş naraları karşısında barışın sesini daha fazla yükseltme vaktidir. Yasaklarla, tehditle, kutuplaştırmayla endişe iklimine sarılan iktidar karşısında hamaseti daha fazla yükseltme vaktidir. Tecride karşı her zamankinden daha fazla karşı çıkma ve gayret etme vaktidir.
MUHALEFETE DAVET: YÜREKLİ OLUN
Buradan muhalefete de sesleniyorum. İktidarın savaş siyasetleri karşısında sessiz kalarak, yolsuzluk ve rant değirmenine su taşımayın. Yavuz olun! Net olun diyoruz net olun! Barış siyasetine sahip çıkmak ülkeye sahip çıkmaktır, yaşama ve halklar ortası diyaloğa sahip çıkmaktır. Demokrasiye, hukuka, adalete sahip çıkmaktır. Savaş siyasetlerine karşı çıkmak, yolsuzluk, rant ve soygun nizamına giden yolları kapatmaktadır. AKP-MHP iktidarının sürdürdüğü savaş siyasetinin yarattığı ağır sonuçları görmeden, bunlara karşı hal almadan Türkiye’de gerçek demokrasi ve özgürlük gayretini yürütmek mümkün değildir.
Müzakereye ve barışa dayalı demokratik siyasetimizi en güçlü formda sürdüreceğiz
‘BARIŞ TÜM MAKAMLARDAN DAHA DEĞERLİDİR’
İktidarın savaş siyaseti ülkeyi cehenneme çevirmişken, Kürt halkının çektiği acıları anlamadan, bu kirli siyasetin sonucu olarak ortaya çıkan ayrıntılar üzerinde spekülasyon yapmak AKP-MHP iktidarının tuzağına düşmek, savaş siyasetini büyütmekten diğer bir işe yaramayacaktır. Partimiz toplumsal sıkıntıların inkârına dayanan ve çözümsüzlükten beslenen tüm siyasetlerin karşısındadır. O nedenle Türkiye’de gerçek demokrasinin ve özgürlüklerin, lakin ve lakin Kürt meselesinin demokratik, toplumsal ve barışçıl tahlilinden geçtiğini savunuyoruz. Bizler, müzakereye ve barışa dayalı demokratik siyasetimizi en güçlü halde sürdüreceğiz. Zira bizim için barış, dünyadaki tüm makamlardan daha kıymetlidir. İnanın ‘Barış kararların en güzelidir.’
‘EKONOMİYİ NASIL DÜZELTECEKSİNİZ?’
Demokrasinin, hukukun çökertildiği bir ülkede iktisat de çöker. Bir yıldır Türkiye halklarına masal anlatıyorlar. İktidar partisi seçimlere yakın bir devirde bu masalı anlatmaya bu öyküyü uzatmaya devam ediyor. Enflasyonu düşüreceklermiş, yok alım gücünü arttıracaklarmış! AKP Genel Lideri Ocak-Şubat’ı bekleyin diye yeni bir masal anlatmaya başladı. Enflasyonu düşürmek için TÜİK esasen her ay uğraşıyor! TÜİK’in çaldığı sayıları fakat bu kadar. Dün eylül ayı enflasyonunu açıkladılar. TÜİK’in çarpıtılmış sayısı yüzde 83. ENAG’ın sayısı yüzde 186. Türkiye yüksek enflasyonda dünyada 6’ıncı sıradadır. Savaştaki Ukrayna’da bile enflasyon yüzde 23, Rusya’da yüzde 14. Demokraside, hukukta, insan haklarında, yargıda ve adalette bırakalım adım atmayı her gün yeni kumpaslar kurarak, bu ülkeyi yasaklar cehennemine dönüştürerek ekonomiyi nasıl düzelteceksiniz? Bu soruyu iktidar partisine soruyoruz.
‘YOLSUZLUK BİTMEDEN ENFLASYON DÜŞMEZ’
Enflasyonun düşmeyeceğinin en açık delili Sayıştay’ın tespit ettiği seri yolsuzluk ve usulsüzlüklerdir. Kurumlardaki yolsuzluk ve çürüme diz uzunluğu. Kaynakların nereye harcandığı belirli değil. Zira ortada hukuk bırakmadılar. Hukukun, kontrolün olmadığı yerde de çürüme olur, kabahat tertibi olur. İşte bizim yaşadığımız budur. Yolsuzluklar bitmeden enflasyon düşmez! Bu kadar net! Bunlar enflasyonla değil, halkla, işçilerle, bayanlarla, gençlerle, muhalif medyayla çaba eden bir AKP-MHP zihniyeti var.
SANSÜR YASASI
Bugün biliyorsunuz toplumsal medyaya sansür yasasını mecliste görüşmeye açacaklar. Meclis açılır açılmaz birinci işleri yasakçılık oldu! İşte bunların tahlili budur; yasaklardır, sansürdür, engellemedir, inkardır. Ekonomik kriz tweetlerini yasaklayınca enflasyonu da düşürmüş olacaklarını sanıyorlar. Başları bu türlü çalışıyor. Halkın yaşadığı zulmü halktan gizleyeceklerini sanıyorlar! Esnaf bitmiş tükenmiş! Emekli, minimum fiyatlı aç yatıyor. Çocuklar okula aç gidiyor ve çocuklar yatağa aç giriyorlar. Çiftçi traktörüne kadar hacizli. Milyonlarca insan borç batağında. Ülkenin üçte ikisi yoksulluk, dörtte biri açlık sonunun altında. Kiralar, faturalar ödenemez durumda. Her gece apansız getirilen artırımlarla vatandaşın ümüğüne çökmeye devam ediyorlar.
‘SİZ MASALI FAKAT KENDİ ÇEVRELERİNİZE ANLATIRSINIZ’
Sarayın günlük 10 milyon lira olan israfını 85 milyona ödetmeye devam ediyorlar. Kalkmışlar bir de hiç utanmadan, sıkılmadan biz çözeriz diyorlar. Haydi oradan! Siz bu masalı lakin kendi etrafınıza anlatabilirsiniz, kendi yandaşlarınıza yutturabilirsiniz. Türkiye halkları artık sizin yalanlarınıza kanmıyor, seçimleri ve sandıkları bekliyor. Sandıklarda AKP ve MHP bloğuna düzgün bir ders verilecek.
‘DİBİ GÖRME SIRASI İKTİDARDA’
Liradan sıfırı attık diye sık sık övünüyor ekonomist genel liderleri olan Recep Tayip Erdoğan. Ortada TL diye bir şey kalmamış, eriyen ve bitmiş bir TL ile karşı karşıyayız. Sıfır atmaktan bahsediyor! Doğrudur, evvel sıfırı attılar, sonra da geriye kalanı sıfırladılar! Nasıl olsa sıfırlama bunların işidir. Her şeyi sıfırlayarak çözeceklerini sanıyorlar. Ben buradan vicdanı ve adalet duygusu olan herkese seslenmek istiyorum. Size, yoksulluğun, sefaletin tabanını yaşatan bu iktidara sizin de sandıkta tabanı yaşatmanız gereken yeni bir sürece giriyoruz. Bu artık kaçınılmazdır. Tabanı görme sırası artık iktidardadır! Enflasyonu da kuru da düşürmenin yolu, evvel bunları seçimde iktidardan göndermek, sonra da kalıcı bir demokrasi, hukuk ve toplumsal adalet nizamını daima birlikte inşa etmektir.
‘MİLYONLAR ALACAKLIDIR’
Bugün borç batağındaki milyonlar asla unutmasın! Sizler borçlu değil, alacaklısınız. Bu iktidar sisteminden alacaklısınız. Artırımlar karşısında her gün eriyen fiyatlarınız için alacaklısınız. Emeğinizin verilmeyen karşılığı için alacaklısınız. Yok edilen geleceğiniz, çalınan umutlarınız için alacaklısınız. Aç yattığınız geceler, işsiz umutsuz geçirdiğiniz günler için alacaklısınız. Artık bütün bunları söke söke hem de misliyle bu iktidardan almak için daha çok fazla çaba etme vaktidir. Mutlaka bu nizam bu türlü gitmeyecek, bu türlü sürmeyecek. HDP ve kurduğumuz Emek ve Özgürlük İttifakı bunun en büyük teminatıdır. Bir defa daha ittifakımızı buradan selamlıyorum.
‘HARAMİ TERTİBİNİ SONA ERDİRMEKTE KARARLIYIZ’
Bu cürüm, rant ve servet şebekesine karşı halkın hakkı olanı halka teslim etmekte katiyen kararlıyız. Daima bir arada üretecek, daima bir arada eşit bir halde adil paylaşımı sağlayacak ekonomik hayatı kuracağız. Açlık ve yoksulluk hududu olmayacak, servet hududu olacak. Gece yatağa aç ve üşümüş bir biçimde girecek hiçbir yurttaşımızın olmadığı bir Türkiye olacak. Çokluk içinde yokluğu yaşatan bu harami sistemi sona erdirmekte katiyen kararlıyız. Tarihe ve halkımıza olan sözümüzdür. Bunu da başaracağız.
‘YAZ BOYUNCA SAHADAYDIK’
HDP olarak, yaz boyunca halkımızın yanında, alanlarda, sokaklarda, fabrikalarda, tarlada, iş alanlarında, köylerde ömür uğraşı veren her yerde her bir yurttaşlarımızın yanındaydık. Kobanî Kumpas Davasında hakikati savunmak için mahkeme salonlarındaydık. İnanın ki, arkadaşlarımız savunmalarıyla, hukuk, adalet, demokrasi ve barış uğraşının tarihini yazdılar, yazmaya devam ediyorlar. Edirne’den Hakkâri’ye, Adana’dan Artvin’e, İzmir’den Manisa’dan Kars’a her yerdeydik her yerde olmaya devam edeceğiz. Yoksullukla boğuşan, emeğinin, alın terinin hakkını arayan, ekoloji çabası veren, zulme uğrayan, hakları gasp edilen, onur çabası veren herkesle yan yana geldik yaz boyunca.
‘HDP DALGA DALGA YÜKSELİYOR’
Diyarbakır ve İstanbul’da yüz binlerle birlikte iki büyük miting gerçekleştirdik. Gittiğimiz köylerden, konuğu olduğumuz meskenlerden, tarladaki çiftçilerden, işçilerden, endüstrilerde çalışan emekçilere, pazarlardaki yurttaşlara kadar halkımızdan aldığımız ve buraya taşıdığımız kelam; ‘adil, eşit ve demokratik bir ülke için değişim’ kelamıdır. Biz bu kelamı yaz boyunca her bir yurttaşımıza gittiğimiz her yerde verdik buradan da veriyoruz. Zira HDP, ülkenin dört bir yanından dalga dalga yükselen itirazların, artık kâfi haykırışlarının, değişim taleplerinin ortak gücü olmaya kararlıdır. İşte bu nedenle Emek ve Özgürlük İttifakı’nı oluşturduk. 24 Eylül’de İstanbul’da düzenlediğimiz lansmanla deklarasyonumuzu kamuoyuyla paylaştık.
‘İTTİFAKIMIZ YOLA ÇIKMIŞTIR’
Emek Özgürlük İttifakı, iki ittifak ortasında sıkıştırılmak istenen halkımıza üçüncü bir yol açmıştır. Bu yol ülkenin demokratik geleceğine yanlışsız açılan umut yoludur. İttifakımız özgürlük, demokrasi, adalet, barış, birlikte ömür savlarımızı ‘birlikte kazanacağız’ diyerek hayata geçirmeyi başarmıştır. İttifakımız, bunun için; özgürlüklerden, Kürt meselesinin barışçıl demokratik tahlilinden, adaletten, işçilerin hak ve kazanımlarından, tabiat ve ekoloji haklarından, bayanların eşitlik taleplerinden, gençlerin gelecek hayallerinden, Alevilerin inanç özgürlüğünden yana bir seçeneğin oluşturulması için kollarını sıvamış durumdadır. Yola çıkmıştır.
KÜRDİSTANİ İTTİFAK
HDP’nin bir öbür ittifakı ise, Kürdistani partilerle olan ittifaktır. En geniş Kürdistani ittifakı oluşturmak için çalışıyoruz. Bunu da yakın vakitte kamuoyuna müjdeleyeceğiz. Umutlu ve keyifli bir ülke yaratacağımıza, karşımızdaki baskıcı, faşizan rejimden kurtulacağımıza yürekten inanıyoruz. Bunun için mahalle mahalle, sokak sokak çalışacağız, itirazı ve kelamı olan herkesle ortak seste buluşacağız. Şunun bilhassa bilinmesini isterim. İttifakımız, daima genişleme ve büyüme gayesini önüne koymuştur. O yüzden her yeni iştiraklerle kendisini daima büyütecektir.
‘DEMOKRASİ YÜRÜYÜŞÜNÜ BÜYÜTMEYE ÇAĞRI’
Değişim isteyen tüm bölümlerin, kurumların, partilerin ve bireylerin kapısını çalmaya, davetimizi büyütmeye devam edeceğiz. 8 Martların, Newrozların, 1 Mayısların çaba birliğini daha da büyüteceğimize bir sefer daha kelam veriyoruz. Tahlil de biziz, tahlil gücü de biziz, bizleriz. Meydanları faşizme bırakmadık. Demokrasi ve barış umutlarını dimdik ayakta tuttuk, tutmaya devam edeceğiz. Yeni bir periyodun başlatılmasında ve demokratik bir ülkenin inşasında da gerçek güç, anahtar güç tekrar bizler olacağız. Değişim isteyen herkesi HDP’de ve uğraş ittifakımızda buluşmaya, demokrasi yürüyüşümüzü büyütmeye çağırıyorum.
GENÇLERE SESLENDİ: KİLİTLERİ KIRACAK ANAHTAR SİZSİNİZ
Sevgili Gençler, size bilhassa seslenmek istiyorum: Kilitleri kıracak anahtar güç sizlersiniz. Sizin özgür iradenizdir. Evet, bu ülkede 13 milyon genç var ve sizin varlığınızın kendisi esasen büyük bir güçtür. Toplumun umudu sizsiniz, sizlersiniz. Sizin itirazınız, uğraşınız bizim çaba dinamiğimiz, bizim umudumuz ve bizim rehberimizdir. Sizlerle başaracağız! Sizlerle değiştireceğiz ve yeniyi sizlerle birlikte kesinlikle kuracağız. Sizlerin yanındayız.
‘JİN JİYAN AZADÎ SLOGANINI DÜNYADA DALGALANDIRACAĞIZ’
Saçının teliyle dünyayı titreten sevgili bayanlar. En büyük güç bizleriz! Tek adamlar değil, biz bayanlar kazanacağız! Hak ettiğimiz özgürlüğü de eşit hayatı da birlikte kuracağız. Jîna Amini için büyüyen bayan direnişleri değişimin ayak sesleridir. Bu direniş tüm bayan çabaları için bir ilham kaynağı olmuştur. Buradan direnişteki bütün bayanları selamlıyorum, onlara özel selamlarımı gönderiyorum. Bayanlar olarak 2023’ü muhakkak bizler belirleyeceğiz. Bizim onay vermediğimiz hiçbir nizam bu ülkede asla başaramayacaktır. Biz bayanlar başaracağız. Jin Jiyan Azadî sloganını tüm dünyada dalgalandıracağız.
‘SÖMÜRÜ ÇARKINI KIRMAK İŞÇİLERİN ELİNDE’
Değerli işçiler, alın terinizle, emeğinizle dünyayı var eden sizlersiniz. Bu sömürü çarkını kırmak sizin elinizdedir. Sizin gücünüz, değişimin, demokratik eşit bir geleceğin gücü ve anahtarıdır. Emeğin yönettiği bir ülkeyi birlikte başaracağız. Her lisandan, inançtan, kimlikten halklarımız Farklılıklarımız ve çokluğumuz büyük bir birlikteliği ve gücü oluşturmaktadır. Bu gücümüzle, tekçiliği ve tekleştirmeyi bu topraklardan kesinlikle silip atacağız. Eşit yurttaşlığı özgür ömrün teminatı yapacağız.
‘ŞİMDİ BÜYÜK KAZANMA ZAMANI’
Değerli halkımız, bin bir fedakârlıkla, ağır bedeller ödeyerek bu onurlu çabayı bugünlere getirdiniz. Baş eğmediniz! Biat etmeniz! Diz çökmediniz! İradenizi asla teslim etmediniz. Bir milim geri adım atmadınız. Artık artık büyük kazanma vaktidir.
Kürt halkının güçlü iradesiyle bu topraklarda güçlü demokrasinin de onurlu barışın da, gerçek adaletin de devrini başlatacağımız günler yakındır. Haziranlar yakındır. Zafer yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun! Hızır hepimizin yardımcısı olsun.” (HABER MERKEZİ)