Kıbrıs’ta gerginleşen diplomatik ortam iki toplumun geleceğine ait telaşları da beraberinde gündeme taşıyor. Kıbrıs Türk tarafı son günlerde 2000’li yılların başlarında açılan hudut kapılarının (barikatların) tekrardan kapanması ihtimali üzerine baş yoruyor.
Kıbrıs Türk tarafının Birleşmiş Milletler’den adada konuşlu olan Barış Gücü için yeni bir mutabakat talep etmesi ve muahede için bir aylık mühlet tanıması, iki toplumu birbirine bağlayan kapıların geleceğine ait telaşları derinleştirdi.
Kıbrıslı Türk siyasetçiler ve gazeteciler BM ile yeni bir muahedeye varılamaması durumunda hudut kapılarının kapanabileceği ve bu gelişmenin de Kıbrıs Türk iktisadında derin yaralara neden olabileceği görüşünde.
Halihazırda büyük bir ekonomik buhranla uğraş veren Kıbrıslı Türkler adanın güneyinden kuzeye ulaşan döviz kaynakları sayesinde birtakım gereksinimlerine yanıt verebiliyorlar. Kıbrıs’taki hudut kapıları ayrıyeten, Kıbrıslı Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden Avrupa Birliği’ne ve dış dünyaya bağlıyor. Her gün çok sayıda Kıbrıslı Türk ve yabancı yurttaş Baf ve Larnaka Havalimanları üzerinden adaya ulaşıyor ya da yurt dışına seyahat ediyor.
Kıbrıs’taki hudut kapıları en son pandemi nedeniyle bir müddetliğine kapanmış sonrasındaysa tedbirlerin gevşetilmesine paralel olarak kullanıma tekrar açılmışlardı.
ESKİ BAKANIN UYARISI
Kıbrıs’taki son gelişmeleri pahalandıran Kıbrıslı Türk uzmanlar ve siyasetçiler, hudut kapıları konusunda çekincelerini kamuoyuyla paylaşıyorlar.
KKTC’nin eski Dışişleri Bakanı ve Halkın Partisi (HP) başkanı Kudret Özersay husus hakkında geçtiğimiz günlerde ekonomik kriz ortamında hudut kapıları konusunun dikkate alınması gerektiği ihtarında bulundu.
Kıbrıs Postası‘nda yer alan habere nazaran Özersay, Mağusa’da, “Stefanik Kampı” diye de bilinen BM Barış Gücüne ilişkin askeri kamp ile ilgili olarak ‘kapatıp gidin’ tutumundan çok, KKTC ile bir mutabakat yapmaları gerektiğini belirtmiş olduklarını tabir ederek “Burada tartışma sıkıntısı olan haklı talebin hayata geçirilmesindeki kullanılan yöntemdir” dedi.
Özersay, bu türlü bir talebin ve restleşmenin BM’den çok büyük bir reaksiyon görmeyeceğinden, lakin Rum tarafının pandemi mazereti ile kapılarını kapattıkları üzere bu olayı da mazeret edip kapılarını kapatabileceğini belirterek “Ekonominin bu kadar makûs olduğu bir noktada onu yeterli düşünmek lazım” dedi.
RUM TARAFINDAKİ SON DURUM
Duvar’a adanın güneyinden ulaşan son bilgiler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde “sınır kapılarının kapanması” üzere bir konunun gündemde olmadığını gösteriyor. Kıbrıs’ta iki taraf ortasındaki olumsuz atmosfere karşın Rum tarafı iki toplum ortasındaki münasebetleri daha da gerecek adımlardan uzak kalmak için efor sarf ediyor. Buna karşın Rum kaynaklar Türk tarafının attığı yeni adımların adadaki durumu karmaşıklaştırmaya devam ettiği ikazında bulunuyorlar.
“Birkaç saat önce Ersin Tatar bizleri adaya yeni Türk birlikleri göndermekle tehdit etti. Kelamda Dışişleri Bakanı (KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu kastediliyor) ise BM’yi adadan kovmanın kaygısında. Bu üzere adımlar tansiyonun denetim altında tutulmasına yardımcı olmuyor” görüşünde olan kaynaklar, Rum tarafının son günlerde Ankara’nın Kıbrıs özelindeki yeni “provokatif” hareketleri nedeniyle yeni diplomatik teşebbüsler başlattığı bilgisini paylaşıyorlar.