İZMİR – Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir vilayet binasına yönelik Onur Gencer tarafından düzenlenen silahlı akın ve Deniz Poyraz’ın katledilmesine ait açılan davanın altıncı duruşması Şakran Cezaevi Yerleşkesi içerisinde bulunan duruşma salonunda başladı.
Duruşma öncesi HDP’nin davetiyle cezaevi önünde bir ortaya gelen çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri burada bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya, Deniz Poyraz’ın ailesi, HDP milletvekilleri Murat Çepni, Serpil Kemalbay, Şevin Coşkun, Ali Kenanoğlu da katıldı.
Duruşma sırasında avukatlar mahkeme liderinin talimatıyla içeri alınmadı. Baro Lideri Özkan Yücel ve avukatlar duruşma salonuna girmek isteyince jandarma biber gazı ve coplarla müdahale etti. Avukatlar yaşananları protesto etmek ve mahkemenin ‘adaletsiz’ tutumuna dikkat çekmek için salonu terk etti.
‘BU KATLİAM ORGANİZE SUÇTUR’
Açıklamada konuşan HDP Milletvekili Murat Çepni, katil Onur Gencer’in isteği üzerine davanın Şakran Cezaevi’ne taşındığını tabir ederek, şunları kaydetti: “Katilin isteği üzerine mahkeme buraya taşındı. Lakin nereye kaçırırsınız kaçırın adalet çabasını yükseltmeye, katillerin yakasına yapışmaya devam edeceğiz. Katil aylarca kendi toplumsal medyasından HDP katliamını planladığını yazmıştı. Devlet tertibi ile Suriye’ye götürülmüş, SADAT eliyle eğitim almıştı. Silah ruhsatı almak için 28 kere İzmir Emniyeti’ni aradı. Katliamdan evvel lüks otellerde vakit geçirdi. Tüm bu süreçte yapacaklarını açıktan kamuoyuyla paylaştı. ‘Uçan kuştan haberimiz olur’ diyen devlet kolluğu katili fark etmedi. Katilin çantası kayıtlarda yok ve içinde ne olduğu bilinmiyor. Katil yalnızca 18 saat gözaltında kaldı. Bir personel hakkını aradığında, gözaltına alındığında günlerce gözaltında tutulurken böylesi bir katil 18 saatte tutuklandı. Cinayetle ilgili tek soru sorulmadı. Somut kanıtlar karartılmaya çalışıldı. Artık de apar topar Şakran’a kaçırdılar. Mahkeme lideri avukatların kendi yerinde oturmasını engelledi. Deniz Poyraz’ın kardeşine saldırıldı. Plan dahilinde atanmış lider misyonunu yerine getirdi. Bu vazifesi ona AKP-MHP faşizmi verdi. Bu katliam organize kabahattir ve devlet içinde organize edilmiştir. Bu katliam sıradan bir katliam değildir. Ülkenin yaşadığı en temel sıkıntıların göstergelerinden biridir.”
Tüm özgürlük güçlerini davayı daha fazla sahiplenmeye çağıran Çepni, “Katillerin yakasına daha güçlü yapışacağız. Ensenizdeyiz” dedi.
‘O ADALET SAĞLANACAK’
Açıklamada, Bayanlar Birlikte Güçlü ismine konuşan Deniz Uslu ise “Bayraklı Adliyesi’nde yaşananlar, bir kaçırma operasyonudur. Bunu birinci duruşmadan itibaren gördük. Hem hakimin hem polisin prokavasyonuyla burayı dağıtmak istiyorlar. Lakin bizler kız kardeşimize kelam verdik. O adalet sağlanacak. Sokaklarda uğraş ederek o adaleti biz sağlayacağız. Davayı, Fizan’a taşısalar da biz oraya da geleceğiz. İrademizden, gücümüzden, öfkemizden vazgeçmeyeceğiz. Süleymaniye’de Nagihan Akarsel’i de katlettiler. Bu cinayetlerin de ardında örgütlü ittifakın olduğunu biliyoruz. Her fırsatta onları da anmaktan vazgeçmeyeceğiz” sözlerini kullandı.
Açıklamanın akabinde duruşmaya girmek üzere cezaevi yerleşkesine girmek isteyenler ise engellendi. Mahkeme lideri, sırf katılanların ve vekaletnamede ismi bulunan avukatların içeriye alınacağını belirtti. Basın mensupları da içeri alınmıyor.
MAHKEMENİN HALİ PROTESTO EDİLDİ
İzleyiciler ve yetki dokümanıyla duruşmaya katılan avukatlar içeri alınmadı. Bir kısım dava avukatı, mahkeme heyetinin hukuka alışılmamış kararını tartışmak üzere duruşma salonuna girdi. Duruşma salonuna avukatların telefonları ile girmelerine müsaade verilmedi.
Baro Lideri Özkan Yücel ve avukatlar duruşma salonuna girmek isteyince jandarma biber gazı ve coplarla müdahale etti. Avukatlar “Baskılar bizi yıldıramaz” diye slogan atarak polisin müdahalesine reaksiyon gösterdi.
Cezaevi önünde açıklama yapan Murat Çepni, “Özel yetki dokümanlı avukatların içeriye alınmama kararı var. bu CMK’ye nazaran kabahattir. Yetki evrakları olan avukatları almıyorlar. Kapalılık kararı olmamasına karşın izleyicileri mahkeme salonuna almama kararı var. bu da kanun dışıdır. Buna karşı sesimizi çıkaralım, Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz, ‘siz adaleti tesis etmek için mi, katil Onur Gencer’in talimatlarına uymak için mi varsınız?’ Bizlerin içeri girmesi engellenemez” dedi.
Yetki evraklı avukatların ve basının da içeri alınmadığını, dava avukatlarının ise elektronik aygıtlarının içeri alınmadığını belirten HDP’li Serpil Kemalbay, partililerin ise HDP dokümanı olmaksızın alınmadığını söyledi. Kemalbay, “ Bir liste var, küçük ve keyfi bir liste. ‘Deniz Poyraz katliamını karartmak istiyoruz, cezasızlık siyasetleri izliyoruz ,siz de ne yaparsanız yapın’ diyorlar. Biz de ‘tek başınıza yapın, biz o salonda olmayacağız’ diyoruz. Ya avukatlar, basın orada olmalı ya da kapalılık kararını çıkarın görelim. Bu kararı kabul etmiyoruz. Bu hukukun sefaletidir, buradan da gitmiyoruz” diye konuştu.
‘ÖNCE DAVAYI KAÇIRDINIZ, ARTIK DE KATİLİ Mİ SAKLIYORSUNUZ?’
Meclis’teki sansür görüşmelerinden sonra davayı izlemek için Aliağa’ya geldiklerini belirten Ali Kenanoğlu ise “İki haftadır Meclis’te sansür yasası görüşülüyorken çok sayıda tartışmalar yapıldı. Savunmalardan biri, kimin hata işlediğine yahut neyin kabahat olduğuna tarafsız mahkemeler karar vereceği oldu. Bahsettikleri mahkeme bu, katili koruyan, aleni yargılanmasını engelleyen, bireylerin duymasını ve izlemesini engelleyen bir mahkemelerden bahsediyorlar. Tarafsız dedikleri mahkemenin kendisi dezenformasyondur. Ortada tarafsız mahkeme yok. Sansür yasası şimdi daha Resmi Gazete’de yayınlanmadı lakin yasaya gerek yokmuş. Bunu esasen yaşıyorduk. Bir kanuna dayanmadan sansürü uyguluyorlar. Biz halkın iradesiyiz ve biz dahi telefonlarımızı sokamazmışız. Türkiye’nin hiçbir yerinde bu türlü bir şeye tabi değiliz. Üzerimiz aranamaz. Harika bir durumla karşı karşıyayız. Neyin açığa çıkmasından korkuyorsunuz? Katilin gerisindekiler size mi dokunuyor? Evvel davayı kaçırdınız artık de katili mi saklıyorsunuz? Bunu kabul etmeyeceğiz. Yaptığınız kanuna ve vicdanlara uygun değildir” dedi.
Şevin Coşkun, hukuksuzluk yaşandığını belirterek sansür yasasının bugünden uygulandığını söz etti. Taraflı ve katili koruyan bir yapının kelam konusu olduğunu lisana getiren Coşkun, “Ne yaparsanız yapın, biz Deniz Poyraz’ın davasını her yerde sahipleneceğiz, nereye götürürlerse götürsünler, en güçlü formda sahipleneceğiz, her vakit kamuoyuna en açık formuyla duyuracağız. Kimse sessiz kalmamalı, herkes reaksiyonunu her yerden ortaya koymalı” sözlerini kullandı.
‘REDDİ HAKİM TALEBİ KABUL EDİLMEYİP DURUŞMA DEVAM EDERSE AVUKATLAR DIŞARI ÇIKACAK’
HDP milletvekilleri duruşma salonuna giderek bilgi aldı. Akabinde basın mensuplarına açıklamada bulunan vekiller, müşteki avukatları duruşmada yokken mahkeme heyetinin şahit dinlediğini aktardı. Ayrıyeten avukatların reddi hakim talebinde bulunduğu belirtilirken, reddi hakim talebi kabul edilmeyip duruşma devam ederse avukatların dışarıya çıkacağı tabir edildi.
REDDİ HAKİM TALEP EDİLDİ
Jandarmanın müdahalesinin akabinde davanın avukatları cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan avukat Türkan Aslan Ağaç, yaşananlarla ilgili şunları söyledi: “Cezaevi Yerleşkesi önüne geldiğimizde jandarma, mahkemenin talimatı doğrultusunda ellerindeki listenin dışında kimseyi almayacaklarını söyledi. Orta kararı almak için arkadaşlarımız içeri gittiğinde mahkeme lideri içeride olmasına karşın avukatları muhatap almamıştır. Orta kararları verme tenezzülünde bulunmadan jandarmaya maksat göstererek meslektaşlarımızı duruşma salonundan ite kaka çıkarmaya çalıştılar. Gerisinden duruşmanın başlamasıyla birlikte salonun önüne geçtiğimizde jandarma bizi durdurarak çantalarımızın aranacağını ve içeriye bilgisayar ve cep telefonu alınmayacağını belirtti.”
Eşyaları bırakmak zorunda kalarak içeri girdiklerini söyleyen Ağaç, “Salona girdiğinizde şahitlerden birinin tabirinin alındığını gördük. Mahkeme heyetinin birinci duruşmadan itibaren maddi gerçekliği ortaya çıkarma konusunda hiçbir telaşının olmadığını, tersine gerçekliği örtmek için bir uğraş içinde olduğunu beyan ettik. Bugün yaşananları münasebet yaparak mahkeme heyetini reddettik. Gerisinden mahkeme heyeti verdiği ortanın akabinde talebinizi geri çevirdiklerini ve yargılamaya devam edeceklerini söyledi” diye konuştu.
‘SALONU TERK ETTİK’
Yargılamanın adap gereği bu türlü yapılamayacağını söylediklerini aktaran Ağaç, “Ancak mahkeme heyeti, sesimizi duymadı ve taleplerimizi tek tek reddetmeye başladı. Bunun üzerine adil bir yargılamanın yapılanmasının mümkün olmadığını, mahkemenin katili gözümüze soka soka koruduğunun altını çizerek salonu terk ettik. Biz terk ederken mahkeme heyeti de bizi dışarı çıkarma konusunda davette bulundu. Biz yargılamanın soruşturma sürecinden farkının olmadığını düşünüyoruz. Adalet hiçbir vakit cezaevi yerleşkelerinde bulunamaz” dedi.
Dava müşteki avukatları olmadan devam ediyor.