Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, 6 kişinin vefat ettiği, 81 kişinin de yaralandığı İstiklal Caddesi taarruzuyla ilgili 11 soru sordu.
T24’e yazdığı ‘İstiklal’deki yabanî katliam | Yalnızca soruyorum’ başlıklı yazısında mart ayında Yüksekova’da bir polisin aracında 52 kilogram patlayıcı yakalanmasını hatırlatıp İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını irdeledi.
Demirtaş’ın yazısı özetle şöyle:
İstiklal’deki yabanî katliam | Yalnızca soruyorum
Pazar günü İstiklal Caddesi’nde hepimizi derinden üzen yırtıcı bir katliam yaşandı. Bu terör saldırısının faillerini, gerilerindeki güçleri, gerçek hedeflerini tahminen de hiç öğrenemeyeceğiz. Tıpkı yeryüzünde benzerleri yaşanan binlerce yırtıcı katliam üzere, bu terör saldırısı da “biz fanilerin çözemeyeceği kapsamda derin siyasetin” karanlığında unutulup gidecek.
Hukuki ve siyasi tecrübelerim bana şunu öğretti: Sana gösterilene değil, saklanan gerçeklere odaklan!
Bu yırtıcı katliamı, 2023’te yapılacak tarihi ehemmiyetteki seçimlerden, bölgesel ve global güç savaşlarından, Türkiye’nin iç siyasi iktidar odaklarının kapışmasından bağımsız ele alamayız. Bu başlıkların her birine dair çok istikametli tahliller yapmak mümkün.
Haberi televizyonda görünce hafızam beni yakın geçmişe götürdü.
Tarih: 21 Mart 2022
Yer: Yüksekova
Bir polis memurunun aracında yapılan aramada 52 kilogram patlayıcı yakalanıyor. Birebir gün akşam, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu vahim olayla ilgili son derece lakayıt, durumu kolaya alan, alelade bir şeymiş üzere gören ve mevzuyu geçiştiren bir açıklama yapıyor. Katıldığı bir televizyon programında 52 kilo patlayıcıyla yakalanan polis için “Çok düşünceli bir tip bu. Kablo hırsızlığı yapmış” diyor. Böylelikle olayı değersizleştirip mevzuyu kapatıyor.
Bence bu polisi Yüksekova çıkışında yakalatan, devlet içindeki öteki bir güç odağıydı. İşin içine onlar girince mecburen “yakalandı” tahminen de. Ortada değişik bir durum olduğu açık. Artık yalnızca soruyorum:
1- Polis, 52 kilogram patlayıcıyı kimden teslim aldı? Neden hala açıklanmadı?
2- 52 kilogram patlayıcının İstanbul’daki alıcısı kimdi? Neden hala açıklanmadı?
3- Polis neden takibe alınıp da İstanbul’daki alıcıyla birlikte yakalanmadı?
4- Soylu neden daha tıpkı günün akşamında operasyonun bilgilerini açıkladı? İstanbul’daki alıcıların kaçmaları mümkünlüğü hiç mi düşünülmedi? Yoksa zati kaçmaları mı hedeflendi?
5- Yakalanan 52 kilogram patlayıcı dışında, yakalanmayan ve birebir formda İstanbul’a getirilen diğer patlayıcı var mı?
6- İstiklal’de patlatılan bomda kimin bombası?
7- Süleyman Soylu, kendisi İdlib’deyken İstiklal’de patlatılan bombanın kaynağını, ayağının tozuyla indiği İstanbul’da neden ivedilikle Kobani ve Afrin olarak açıkladı? Yoksa seçim öncesi, Suriye’ye bir hudut ötesi operasyonun altyapısı mı hazırlanmak isteniyor?
8- Bombacı diye yakalanan, istihbarat eğitimi aldığı duyurulan ve “her şeyiyle” “İşte buradayım, beni yakalayın” diyen, yakalandığında da şaşkın ördeğe dönüşüp üstüne New York yazılı tişört geçirilip fotoğraf çektirilen kişi gerçekte kim?
9- Bu katliamı kimin ismine yaptı?
Bu soruların cevaplarını lakin bağımsız yargı ve tarafsız soruşturma makamları ortaya çıkarabilir. Alışılmış Türkiye’de bu makamları bulabilirseniz.
Bu yırtıcı katliamın siyasi sonuçlarından faydalanmak isteyen tüm kirli odakların net formda ortaya çıkarılması için, gerçeğin de tüm taraflarıyla bilinmesi kuraldır.
Son olarak iki soruyla bitirelim:
10- Devlet içinden takviye alınmadan, böylesi yırtıcı bir katliam İstiklal’in göbeğinde yapılabilir miydi?
11- Cumhurbaşkanı Erdoğan, ileride yeniden “Kandırıldık” dememek için bu terör saldırısının prosedürüne, zamanlamasına, detaylarına mercekle bakma muhtaçlığı duyuyor mu? Yoksa yapılan açıklamaları kâfi mi görüyor? (HABER MERKEZİ)