İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi önünde 6 Kasım 2015’te Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluşunun yıldönümü nedeniyle yapılan protestoyu takip ettiği sırada gazeteci Beyza Kural’ı karşıt kelepçe ile gözaltına almaya çalışan üç polis hakkında açılan davanın 7’nci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 35’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Kural ve şahit olarak gazeteci Zeynep Kuray ile Serdal Işık da katılırken, Kural’un avukatları da hazır bulundu. Yargılanan polisler ise duruşmaya katılmadı.
‘BİLE BİLE GÖZALTINA ALDI’
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre duruşmada kelam alan gazeteci Zeynep Kuray, ikaz olmaksızın polisin öğrencilere saldırdığını tabir etti. O sırada bir çığlık duyduğunu aktaran Kuray, sesin geldiği tarafa yöneldiğini ve polisin Kural’ı gözaltına aldığını söyledi. Polisin Kural’ı gazeteci olduğunu bile bile gözaltına aldığını lisana getiren Kuray, Kural’ın ayrıyeten karşıt kelepçe azabına de uğradığını paylaştı. Kelam alan Işık ise, polise Kural’ın gazeteci olduğunu söylediklerini ve özgür bırakılmasını istediklerini belirtti. Kelam verilen polis avukatları ise, atılı suçlamayı reddetti.
CEZA TALEBİ
Söz verilen tez makamı, temele ait mütalaa sundu. Mütalaasında polislerin, kamu vazifesinin sağladığı nüfuzu kullanıp üzerine atılı kabahati işlediklerini lisana getirerek, “iş ve çalışma hürriyetin mahrum bırakma” istikametinden cezalandırılmasını talep etti. Mütalaaya karşı kelam alan polis avukatı, ek savunma için müddet talebinde bulundu.
AYM KARARINI HATIRLATTI
Mütalaaya dair kelam alan Kural ise, polisin işlediği cürmün, savcının talep ettiğinden ibaret olmadığını söyledi. Polisin makus muamelede de bulunduğunu lisana getiren Kural, ayrıyeten basın ve söz özgürlüğü hakkının da ihlal edildiğine işaret etti. Ayrıyeten Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu istikamette kararı ile birlikte kelam konusu polisler hakkında dava açıldığına dikkat çeken Kural, “Dolayısıyla burada tek konu çalışma hakkının engellenmesi değil. Makûs muamele var, zıt kelepçe takılması var, söz ve basın özgürlüğünün ihlal edilmesi var. Bu suçlamaların da dikkate alınmasını umuyorum hala. Lakin en azından mütalaada, sanıkların en başından beri gazeteci olduğumu bilmedikleri tarafındaki beyanlarının yanlışsız olmadığını söylemesi kıymetli. Çalışma hürriyetinin engellendiğini söylemesi kıymetli fakat yaşananlar bununla sonlu değildi. Gazetecilere yönelik polis şiddeti yalnızca benim başıma gelen bir şey değil. Yedi yıl evvel olan bir olay ve yedi yıl sonra hala, burada şahit olarak gelen arkadaşım (Zeynep Ceren Kuray) geçtiğimiz hafta emsal bir şiddete maruz kaldı. Davadaki karar hem gazetecilerin çalışma şartlarını etkileyecek hem de polislerin gazetecilere karşı davranışlarını etkileyecektir” diyerek yansısını lisana getirdi.
Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatın talebi kabul ederek, duruşmayı 1 Aralık’a erteledi. (HABER MERKEZİ)