İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, Halk TV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“İstanbul metro açısından fukara bir kent durumunda aslında. Yani baktığınızda 16 milyon nüfusu olan bir kentin 230 kilometrelik bir raylı sisteme sahip olması fukara bir durumdur” diyen İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘çökme’ kelamlarına de karşılık verdi: “Biz öz kaynak ile süreci yönetiyoruz. Hem iş görerek hem sistemi kurtararak süreci nasıl bitirdiğimizin incelenmesini isterim. Çökme işinden anlamam. Sayın Cumhurbaşkanı çökme lafını çok kullanıyor. Bilen kullanır diye düşünüyorum.
Yanlışını düzelteyim, çöktü dediği proje bahsettiği proje değil. Bizden evvel başlamış lakin yüzde 75’ini biz tamamladık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın benim projem dediği proje Dalan devrinde başlıyor, Sözen periyodunda devam ediyor. Erdoğan 4 yılda bitiriyor.
İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
YAPILMAMIŞ METROYA YAPILMIŞIN 2 KATI PARA ÖDENMİŞ: Unkapanı Köprüsü’nü yaptık, kavşak şu an hazır. Öbür kısmının şu an kazıkları çakılıyor. Eminönü’nün meydan düzenlemesini yapıyoruz.
Yapılmamış metroya yapılmışın 2 katı kadar para ödenmiş formda devraldık. Metro yapacağız diyorlar daha aracın siparişi verilmemiş, tasarımı yapılmamış. İstanbul’u bir nizama kavuşturduk.
DAVET EDİLSEYDİM TOGG AÇILIŞINA GİDERDİM: TOGG açılışına davet edilmedim, edilseydim giderdim. Benim taahhüdüm de var, tarihi yarımadayı karbon salınımı sıfır hale getirmek istiyoruz. Burada kullanmak istediğimiz hizmet araçlarını TOGG’dan almak istiyoruz diye müracaatımızı yapıyoruz. TOGG’un yetkilisiyle bunu görüşmek istedim fakat benimle şimdi irtibat kurmadılar.
Çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı ta 1988’de açtığı atık su atık arıtma tesisi üzerinden benimle yarış yapıyorsa bunun manası ne biliyor musunuz; kendi 25 yıllık devrini İmamoğlu’nun 3,5 yılını yarıştırıyorlar.
YENİ ARTIRIMLAR: Enerji fiyatları bilhassa elektrikle ilgili fiyat artışı, yakıtla ilgili artış. Şu anda İBB’nin toplu taşıma sübvansiyon sayısı 11 milyar liraya ulaştı yıllık. İSKİ’nin doğalgaz sarfiyatları su gelirlerinin yüzde 2’siydi, bugün yüzde 8.
Metronun güç tüketimi elektrik, o denli faturalar ödüyoruz ki, 750 milyona çıktı İSKİ’nin bir aylık faturası. Mazotun artışını söylemeyeyim aslında biliyorsunuz.
İETT’nin akaryakıt sarfiyatları toplam yolcu masraflarını aştı. 11 milyara hakikat giden bir sübvansiyonla karşı karşıyayız. Artırım kaçınılmaz. Sayın Erdoğan dedi ya “Faiz sebep enflasyon sonuç.” Artık artırım dediğiniz şey sonuçtur. Gelen maliyet artışlarını yansıtmamaya çaba ediyoruz. Kur farkının getirdiği maliyetler… Bütün bu sıkıntılar bizim artırım yapmamıza sebep oluyor. Bu yılın sonuna kadar ekmeğe artırım yapmayacağız dedik.
İETT KAZALARI VE KALABALIK: İstanbul’da şu anda 2,5 milyon mülteci var. Biz İstanbul’un 19 milyonu aşan nüfusa hizmet ettiğimizi görüyoruz. Toplu taşımada sayılarımız rekor düzeylere ulaştı. Hiçbir istatistik bizim evvelki periyottan daha makûs bir, otobüs kullanımı ya da kazada artış, yangın… İnanın son 7-8 yılın daha güzel yıllarını yaşattık. Fakat kara propaganda palavra, iftira tam bir karaktere dönüşmüş. Bir öbür sorun var, bilhassa otobüs filosu ihmal edildi. Neredeyse 2009’dan beri ihmal edildi. Gelir gelmez otobüs almalıyız dedik.
CUMHURBAŞKANI ADAYI: Anket tuzağına düşmeyelim. Bu ülke her akşam cumhurbaşkanı adayını konuşuyor. Bence gerçek mevzulardan bizi uzak tutuyorlar. Aslında mevzular artırımlar. Bu ülkenin yüzde 75’i eğitimden rahatsız. Alt gelir kümesi yoksullaşıyor, üst gelir kümesi zenginleşiyor. Kendi palavralarını kapatmak için bizi tartıştırıyorlar. Cumhurbaşkanı adayı kim, sana ne! İktidara söylüyorum. Biz süreç yönetiyoruz, ben sürecin bir parçasıyım İstanbul’daki icraatlarla sürecin en güçlü parçasıyım. İstanbul’da kazanırsanız Türkiye’de kazanırsınız diyoruz. Ben altılı masanın en çalışkan neferiyim, kurulduğundan beri. Bugünün iktidarı neyi kapatmak istiyor, adayı tartışarak…
Bütün gerçekleştiremedikleri amaçlarından uzak tutmak için aday kim… Bu altılı masanın işi, halkıyla birlikte düşünüp taşınıp karar verecek. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bizim adayımız kim diye merak etmesi bizi ilgilendirmiyor biz işimize bakıyoruz. Altılı masa dimdik ayakta durmak zorunda. Aday olma problemi ayrıntı benim için.
‘SİYASİ YASAK’ SAVLARI: Madem ki bu hakim FETÖ’cü, 2020/2019, bu hakim hakkında HSK 1. Daire’nin verdiği karar, ‘FETÖ soruşturmasına gerek yoktur’ kararı vermiş. Ne kadar aşağılık bir durum. Utanmamışlar bir de benim davaya FETÖ’cü atamışlar. Mahkeme hakimi atayalı 1 yıl olmamış. Bu hakim neden Samsun’a atandı?
HAKİM TEHDİT EDİLMİŞ Mİ?: Üst yargı yetkilisi bireyler tarafından ‘Gel sen İmamoğlu’na ceza ver seni ağır ceza reisi yapalım’ denmiş midir? Tehdit edilmiş midir? Ya da denileni yaparsan da ödüllenirsin denmiş midir?
Hayatı palavrayla iftirayla dolu şahsiyet ‘sen bizi yurtdışına nasıl şikayet edersin ahmak’ diyerek bana hakaret etti. Ben de kelamını iade ettim.
Acımasızca yargıyı lekeliyorlar. Yargıyı tehdit etme telaffuzları var. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bunu HSK en süratli halde sorgular. Ben yargılanmayı bile zül görüyorum. Bunu yargılayan hakim, ‘ne yargılaması ya?’ diye düşünmeli. Bu siyasi bir yargılama.
(Siyasi yasak gelir mi?) Her şeyi yapabilirler lakin ben Türkiye Cumhuriyeti yargısına güvenmek istiyorum. Misyondan alma, her şeyi yapabilirler. Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten cezalandıramazlar. Seçim iptal edilir mi dediler bana, dedim ki inşallah etmezler. Edilirse ne olur, fark atarız dedim. Fakat Allah şahit ki istemiyorum dedim, bunun utancını taşıyamayız. Ben 13 bin oyla kazanmayı hala, 806 bin oyla kazanmaya tercih ederim.
(Belediyeyi iktidara verebilirler mi?) Bunu düşünebilirler, iftira atan akıl bunu yapabilir. Şunu söyleyeyim, buradan yarar çıkmaz. Bir seçimi iptal ettiğinde halkın nasıl tokat attığını gördük. Bu türlü bir atılımın ucunda bu millet esasen gönderecekler de göndermekten beter ederler. Konuşacak hal bırakmazlar.
SÖZCÜ TANSİYONU: Bu işlerin ayrıntısına girmeyi kendime yakıştırmam. Benim kişiliğimi, gayretimi bilen o gazete içinde kapıdaki bekçisinden en değerli köşe müelliflerine kadar çok insan var. O kurum hakkında bu hususta ayrıntıya girmek benim için zul olur.
Herhalde herkes kendi aklıyla benim aklımı karıştırıyor. Bazen kişi, kendinde bildiği şeyi diğerine yakıştırır. O vakit benim, basının yüzde 90’ı benim aleyhimde herkesin malı mülkü var İstanbul’da, kimin kapısına zabıta yollamışım yahut baskı yapmışım. Yapsam herhalde kıyamet kopar, her gün gazeteler manşet olur. Bu türlü bir şey olabilir mi ya. Her yere zabıta gidebilir, benimle ne alakası var. (HABER MERKEZİ)