İsveç’in yeni dışişleri bakanı Tobias Billstrom, ülkesinin öncülüğünü yaptığı “feminist dış politikayı” etiketin içeriğin kendisinden daha değerli hale gelmesi nedeniyle sonlandırdığını açıkladı. Billstrom toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışmaya devam edeceklerini de ekledi. İsveç’te misyona başlayan sağ hükümetten evvel uzun yıllar iktidarda kalan sol hükümet, bu politikayı 2014’te başlatmış, başka ülkelerle kurduğu bağların merkezine toplumsal cinsiyet eşitliğini koyan birinci ülke olmuştu.
Billstrom “İsveç ve hükümeti için toplumsal cinsiyet eşitliği kilit kıymete sahip olsa da artık feminist dış siyaset yürütmeyeceğiz. Zira kimi şeylerin üzerindeki etiketler içeriğini görünmez kılabiliyor” dedi. Bu politikayı hayata geçiren eski dışişleri bakanı Margot Wallstrom, siyasetin temelinde bayanların hakları, temsiliyeti ve kaynaklara erişimi olduğunu söylemişti. Öte yandan, feminist dış politikayı desteklediğini söyleyen yeni sağ hükümetin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakanı Paulina Brandberdg “Görevde olduğum sürece hükümetin siyasetlerini feminist olmasını sağlayacağım” dedi.
Önceki hükümetin radikal dış siyaseti kimi ülkelerle diplomatik sıkıntılara yol açmış, 2015’te Wallstrom’un Suudi Arabistan’daki bayan hakları hakkındaki yorumları sonrası Suudi Arabistan Stockholm’deki büyükelçisini geri çağırmıştı. Suudi Arabistan bununla yetinmeyip Wallstrom’un Arap Birliği’ndeki konuşmasını da engelleyince Stockholm buna silah satış mutabakatını iptal ederek karşılık vermişti.
11 Eylül’deki seçimde Toplumsal Demokratlar birinci olsa da, İsveç’i yıllardır yöneten sol koalisyon 3 sandalye farkla Parlamento’daki çoğunluğunu kaybetti. Merkez sağ, Hıristiyan demokrat ve liberal partiler cuma günü, çok sağcı İsveç Demokratları’nın dışardan desteklediği bir azınlık hükümeti kurdu. Yaklaşık yüzde 20 oyla seçimden ikinci çıkan çok sağcılar, göç ve isimli bahislerde talepleri karşılandığı surece hükümeti destekleyeceklerini açıkladı.
2014 yılında ülkedeki Toplumsal Demokrat hükümetin Dışişleri Bakanı Margot Wallström tarafından başlatılan “feminist dış politika” resmi olarak “dünya genelinde sayısız kız ve bayanın günlük hayatlarını tanımlayan ayrımcılık ve sistematik itaate karşı yanıt” olarak tabir ediliyor. (BBC Türkçe)