ANKARA– GÜZEL Parti Küme Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, evvel GÜZEL Parti sonrasında ise AK Parti’ye geçen RTÜK kontenjanı tartışmalarıyla ilgili TBMM’de açıklamalarda bulundu. RTÜK üyeliğinin, YETERLİ Parti’nin hakkı olduğunu belirten Dervişoğlu, “Bizim itirazımız çalınan minareye kılıf arama uğraşıdır. Hukuk ortadadır. Hukukun gerektirdiği karar ortadadır. Bütün bunlara karşın ‘Biz bunu GÜZEL Parti’ye vermeyelim ve vermemek için de yeni bir strateji geliştirelim’ dileği içine giriyorlar. Bunun ismine daha evvel siyasi yankesicilik demiştim artık siyaseten ketenpere yapma uğraşı içinde olduklarını söz edebilirim” dedi.
‘İSTİFANIN OLDUĞU GÜN ÜYELİK ÂLÂ PARTİ’NİN HAKKIYDI’
RTÜK’te AK Partili üyenin istifasıyla 1 Temmuz itibariyle ortaya çıkan kontenjan boşluğunun doldurulması için şura tarafından TBMM’ye bildirimde bulunulması gerektiğini belirten Dervişoğlu, “Fakat ne dokunaklıdır ki, RTÜK Lideri sürece dışarıdan müdahil olmaya kalkıştı. Öncelikle bir siyasi partinin sözcüsü olarak, küme başkanvekili olarak ve TBMM’nin bir üyesi olarak, kurumların TBMM üzerinde vesayet oluşturma heveslerini kınadığımı tabir etmek istiyorum” diye konuştu.
Gereksiz tartışmalar yaşandığını kaydeden Dervişoğlu, “O istifanın olduğu gün üyelik GÜZEL Parti’nin hakkıydı. Fakat Meclis aritmetiğinde birtakım değişiklikler olacağını varsayarak ve umut ederek, süreci bugünlere taşıdılar. İstifa ile boşalma kelam konusu olduğunda, Meclis Başkanlığı’na bu durumu bildirmekten imtina ettiler. Yazıyı Meclis’e göndermediler, münasebetiyle da TBMM Başkalığı mevzuyla ilgili harekete geçmedi” dedi.
‘ÜYELİĞİ BİZDEN ÇALMAYA KALKIŞTILAR’
Meclis’in 1 Ekim itibariyle tekrar açıldığını hatırlatan Dervişoğlu, “1 Ekim itibariyle de üyelik tekrar YETERLİ Parti’nin hakkıydı. Tekrar RTÜK tarafından TBMM’ye bir bildirimde bulunulmadığı için hak ettiğimiz üyeliği bizden evvel saklamaya sonra çalmaya kalkıştılar” diye konuştu. Dervişoğlu kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Netice itibariyle bağımsız bir milletvekili arkadaşımız Adalet ve Kalkınma Partisi’ne girdi. Aritmetik Adalet ve Kalkınma Partisi’nin lehine değiştiği günün akşamında da ‘üyeliği Adalet ve Kalkınma Partisi hak ediyor’ diye düşünmek suretiyle TBMM Başkanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Küme Başkanlığı’na aday üyelerin bildirilmesi için yazı yazdı. UYGUN Parti olarak sürece müdahalemiz o etapta başladı. Öncelikle biliyorum ki, bir RTÜK üyeliği ÂLÂ Parti’nin başını göğe erdirmeyeceği üzere Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de yerin tabanına sokmaz. Ve TBMM’de, RTÜK üyeliğinden kaynaklı hile diye tabir edilecek adımların atılması hem parlamento tarafından hem de aziz milletimiz tarafından yadırganacak. Lakin hiç o denli olmadı. Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla iktidar kümesi açısından RTÜK üyeliği ziyadesiyle değerliymiş. Bu üyeliği elde edebilmek ismine da her türlü hukuksuzluğa imza atmak üzere bir yanlış yola sapmak durumunda kalmışlar.”
‘ELİMİZDEN ÇALACAKLARINI ZANNETTİLER’
RTÜK Kanunu’nun 35. hususunun 5. bendine dikkat çeken Dervişoğlu, “Her siyasi parti kümesine düşen üyeyi belirliyor ve orada siyasi parti kümelerinin hali hazırdaki oranı dikkate alınmak suretiyle üye seçimi yapılıyor diyor. Bu üyelik DÜZGÜN Parti’ye düşerken, bunu bizim elimizden çalacaklarını zannettiler. Ondan sonra da bir grup siyasi entrikaların, hareketlerin yaşandığı hissiyatı yarattılar. Meğer bunlara hiç gereksinim yoktu. Hem Genel Kurul’da hem komitede yaptığımız konuşmada kimseden adalet dilenmediğimizi, yalnızca adaletin temin edilebilmesi için hukukun uygulanması gerektiği konusuna vurgu yaptık” sözlerini kullandı. Dervişoğlu kelamlarını şöyle sürdürdü:
YAPTIKLARI İŞ AYAKLARINA DOLANMIŞ: Meclis Başkanlığı’nın bu durumu “Çıkmaz bir iş” olarak gördüğünü savunan Dervişoğlu, “Buna istinaden de TBMM Başkanlık Divanı’nı topladılar. Orada da bir tavsiye kararı aldılar. Bu tavsiye kararında da 1 Temmuz tarihini istifa tarihi olarak tespit edip ve buna bağlı olarak da RTÜK üyeliğinin hangi partiye düştüğünü hesaplayacaklarını söylediler. Bir tavsiye kararının, kanunun önüne geçirilmesi asla mümkün olamaz. Bir tavsiye kararı alabilirsiniz ancak hem kanundan hem Anayasa’dan doğan hakların ortadan kaldırılmasına vesile olamaz. 1 Temmuz tarihinin hesabını çok âlâ yapmışlar. 1 Temmuz tarihindeki nisaba nazaran, CHP’den bir milletvekili istifa ediyor. Onların hesabına nazaran o milletvekilinin istifasıyla da üyelik Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçiyor. Düşünebiliyor musunuz, saat 11.00’e kadar ÂLÂ Parti’de, kimse ağzını açmıyor; 11.00’den sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçince, o aritmetikten bir nisap çıkarmaya çalışıyorlar. Aslına bakarsanız biz ona da razıyız, Allah yaptıkları işleri ayaklarına dolamış.”
HUKUKSUZLUĞUN ALTINA İMZA ATMAK EFORU VAR: 1 Temmuz tarihinde de üyeliğin ÂLÂ Parti’nin hakkı olduğunu vurgulayan Dervişoğlu, “RTÜK Kanunu’nun 35. hususunun 5. bendine nazaran üyeliği ÂLÂ Parti’ye vermemek bir hukuksuzluğun altına imza atma uğraşıdır. Buna türel destek oluşturmak için de bir divan kararı çıkarıyorlar. O karar çerçevesinde de o günün koşullarında üyeliğin, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne düştüğünü varsayıyorlar. Meğer elimizde evraklar var. Aykut Erdoğdu, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili; Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa etmiş. 30 Haziran 2022 tarihinde de bu üyeliğin TBMM’de çıkarılması için müracaatta bulunmuşlar. Bu yazı Meclis Başkanlığı’na gelince, Meclis çalışanı küme başkanlığının yazmış olduğu yazıya bağlı olarak, CHP’den istifa eden Sayın Erdoğdu’nun ıslak imzalı istifa dilekçesini talep ediyor. Bu dilekçenin tarihi 28 Ağustos 2022 fakat Meclis Başkanlığı’na gönderilmesi de 5 Temmuz 2022 saat 15.24. Sayın Aykut Erdoğdu, Meclis Başkanlığı’na göndermiş olduğu ıslak imzalı istifa dilekçesine baktığımızda CHP Meclis Grubu’ndan 5 Temmuz’dan evvel çıkartılabilmesi mümkün değil. Münasebetiyle 5 Temmuz itibariyle Sayın Erdoğdu, CHP’nin üyesidir ve bu kapsamda da yeniden RTÜK üyeliği GÜZEL Parti’nin hakkıdır.
GEREKLİ ADIMLARI ATIN: Aldıkları Divan Konseyi kararı ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kümesine “Üyeliğe adayınızı bildirin” diye yazmışlar. Buradan açık ve net olarak tabir ediyorum; bu üyeliğin Adalet ve Kalkınma Partisi’ne verilmesi, bugünün kurallarını yanlışsız değerlendirdiğimizde önemli bir hukuksuzluk manası taşıyor. Hukukçu olan Meclis Liderimizin bu türlü bir hukuksuzluğa alet olmaması gerektiği konusuna vurgu yaparken, birebir vakitte da bu türlü bir hukuksuzluğun kesimi olmaması noktasında temennilerimi kendisine iletiyorum. Bizim itirazımız çalınan minareye kılıf arama çabasıdır. Hukuk ortadadır. Bütün bunlara karşın ‘Biz bunu ÂLÂ Parti’ye vermeyelim ve vermemek için de yeni bir strateji geliştirelim’ isteği içine giriyorlar. Bunun ismine daha evvel siyasi yankesicilik demiştim artık siyaseten ketenpere yapma uğraşı içinde olduklarını söz edebilirim. Artık ne yapacaklar bilmiyorum; GÜZEL Parti’nin hakkını teslim edecekler mi, yoksa bu adaletsizlikte direnecekler mi onu vakit gösterecek. Ben türel tarihi profesörü olan Meclis Liderimizin tarihe hukuksuzlukla geçmesine asla istek gösteremem, o sebeple kendisini adaletin tecellisi noktasında hukukun içinde kalmaya davet ediyorum. ÂLÂ Parti’ye hak ettiği üyeliğin verilmesi noktasında gerekli adımları atmasını tavsiye ediyorum.” (DUVAR)