Adana Çukurova’da 4 Ekim 2020’de birlikte yaşadığı Hülya Güllüce’yi (39) öldüren Abdullah Kaya’nın (63), davazında karar çıktı. Abdullah Kaya, Hülya Güllece’yi kendisini aldattığı gerekçesiyle öldürdüğü tarafında savunma yaptı.
DHA’nın haberine nazaran Abdullah Kaya hakkında ‘kasten öldürme’ cürmünden müebbet mahpus cezası istemiyle Adana 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Kaya savunmasında “Kendimi kaybettim, mutfaktaki tabancayı aldım. Kızımın olayı görmemesi için odasının kapısını telle bağladım. Daha sonra maktule ateş ettim” dedi.
Duruşma sırasında dinlenen şahit beyanları ve HTS kayıtları sonucu Hülya Güllüce’nin Abdullah Kaya’dan ayrılıp spor salonunda tanıştığı Ç.D. ile evlenmek istediği argüman edildi. Duruşmada dinlenen Ç.D. de alakayı kabul ederek evlenmeyi düşündüklerini anlattı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Kaya’yı ‘kasten öldürme’ hatasından müebbet mahpus cezasına çarptırdı. Heyet, Kaya ile dini nikahlı olan Güllüce’nin Ç.D. ile alaka yaşayarak sadakat yükümlülüğe alışılmamış davrandığını belirterek, ‘haksız tahrik’ indirimi uygulayıp, sanığın mahpus cezasını 18 yıla indirdi.
Adana 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, ‘haksız tahrik’ indirimini neden uyguladığını gerekçeli kararında şöyle anlattı:
“Maktulenin şahit Ç.D. ile gönül bağına girdiği ve bu şahısla cinsel birliktelik yaşadığı ismi geçen şahidin poliste vermiş olduğu 4 Ekim 2020 tarihli sözünden anlaşılmış olup, maktulenin bu şahısla gönül alakası olduğunu kabahat tarihi öncesinde tartıştıkları sırada söylemiş olduğu sanık tarafından açıklanmıştır. Sanık hata tarihinde öteki birisiyle resmi evliyse de maktulenin sanığın evli olduğunu bildiği halde sanıkla imam nikahıyla evlendiği, annesi olan şahit Arife ve ablası olan şahit Gülay’ın polis merkezinde verdikleri tabirlerinden anlaşılmıştır. Bu halde evlendiği tarihten beri sanıkla karı-koca olarak birlikte yaşadıkları, her türlü muhtaçlığının sanık tarafından karşılandığı, bu halde ortalarında sadakat yükümlülüğü oluştuğu, eşi olarak gördüğü maktulenin şahit Ç.D. ile ilgisi ve davranışları sanığın üzerinde hiddet tesiri oluşturduğu, sanığın bu hiddet yahut elemin tesiri altında kalarak, öldürme fiilini gerçekleştirdiği anlaşıldığından sanığın lehine uygulanarak cezasından minimum oranda indirim yapılması gerektiği vicdani kanaate varılmıştır.”
AVUKAT OYA TEKİN: 2 YILDIR YATAKLARI BAŞKA, SANIK AYRILMAYI KABUL ETMİYOR
Hülya Güllüce’nin ailesinin avukatı Oya Tekin, karara itiraz ederek şunları söyledi:
“Dosyanın sevk hususu, ‘kasten öldürme’ suçundandı. 2 yıl evvel biten bir bağlantı var. Hülya, ayrılmak istediğini tekraren söylüyor. Sanık, bunu bir türlü kabul etmiyor. Hatta sanığın beyanında geçtiği üzere yataklar dahi ayrılmış. Bağı olduğunu da karşı tarafa söylüyor. Hülya’yı vefatla tehdit ediyor. ‘Ya benimsin ya da kara toprağın’ kanısıyla işlenmiş bir cinayet. Ayrıyeten cinayette ‘tasarlama’ da vardı. Sanık cinayeti adım adım tasarlamış. Mahkemede bunu öne sürdük. Lakin tasarlama dikkate alınmadığı üzere bir de haksız tahrik kararları uygulandı. Kızının odasının kapısını cinayet öncesi telle bağlaması, mutfakta silahı saklaması tasarlamaya yönelik hareketler. Ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası çıkması gerekiyordu. Karar istinafa gitti, sürecin takipçisi olacağız.”
Hülya Güllüce’nin annesi Arife Güllüce de sanığın en ağır cezayı almasını istediğini belirterek, “Bu kararı hiç beklemiyordum. Kızım ondan daima korktu. Çocuğu için bırakıp, gidemedi. O kişi cezaevinde sürünsün ve çıkmasın istiyorum. Kızımın acısı, içimizden çıkmıyor” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)