T24 müellifi Murat Sabuncu, Meral Akşener’in BTP’yi Altılı Masaya davet etmesinin sonuçlarını, partilerin kulislerinden aldığı bilgilerle kıymetlendirdi. BTP’nin iştirakinin emrivaki olduğunu söz eden Sabuncu, “Belli ki partilerin kendi çıkarlarını merkeze alan siyaset yapılacak. Bu yalnızca Meral Hanım için geçerli değil masadaki tüm aktörler için geçerli” diye yazdı.
Murat Sabuncu’nun “Meral Akşener Altılı Masa’yı büyüterek öldürmek mi istiyor?” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Ancak masaya dışarıdan yeni parti eklenmesi konusu tahminen de bugüne kadar yaşananlar içinde başka bir nokta olarak incelenmeli. Üstelik bunu Altılı Masa içinden bir parti başkanının başkalarına müracaattan de facto olarak ‘işleme alması’ önemli bir dert. Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP), Uygun Parti tarafından masaya davetinden bahsediyorum. BTP’nin Genel Lideri Hüseyin Baş toplumsal medyayı âlâ kullanan genç bir isim. Babası Haydar Baş vefat edince partinin başına geldi. Babası Kadiri tarikatının icmal kolundandı. 1970’lerin sonunda Ulusal Selamet Partisi’ne katılmış lakin Necmettin Erbakan bir müddet sonra onu partiden uzaklaştırmıştı. İlerleyen yıllarda kendi partisini kurdu, Atatürkçülük üzerine ‘olumlu’ cümleler kurmaya başladı. Bir periyot (1994) Yanlışsız Yol Partisi’ni destekledi. AKP ile 2017 referandumu hariç bir yakınlığı olmadı.
(…)
İyi Parti Genel Lideri Akşener, BTP Genel Lideri Baş’ı partisinin genel merkezinde ziyaret etti
Aslında husus BTP değil. Husus Âlâ Parti tarafından Altılı Masa’ya davet ediliş biçimi. Bu daveti başka partilere sormadan, BTP’nin parti genel merkezine ziyarete de giderek masadaki öteki partilerin hayır diyemeyecekleri hale getiren Meral Akşener’in duruşu.
Gazeteduvar’dan Müzeyyen Yüce’ye söyleşi veren Baş ‘katılımın reddinin infial yaratabileceğini’ söyledi. Cümlesini motamot aktarıyorum:
“Bizim ittifaka katılma talebimiz, Yeterli Parti’nin bize olumlu yaklaşımı, Sayın Akşener’in ziyareti ‘Altılı Masa’da bir krize neden olur mu kestirmem güç; partnerlerin diyalogları ile ilgili bir durum. Fakat toplumsal bir rahatsızlık, infial oluşabilir. Zira bu bahiste toplumsal bir beklenti var. Toplum bunu beklerken, bu kadar hazırken ittifaka iştirakin olumsuz sonuçlanması toplumu üzer. Bu türlü bir kriz boyutu oluşabilir. Ben masadan olumsuz bir karşılık çıkacağını düşünmüyorum.”
Gelelim bir kısmı masadaki öteki aktörlerin yakın etrafından alınan bilgilerle yazacağım Meral Akşener ne yaptı sorusunun cevabına:
İlk yanıtı fikirlerine değer verdiğim siyasi bir analistten ödünç alarak yazıyorum: Masayı büyüterek öldürmek ya da kıymetsizleştirmek için adım attı. Birlikte konuşulanlara bakalım biraz da açalım:
-Yaklaşık bir yıldır altı parti bir ortada çalışıyor. Bu altı parti önderi evvel güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını yan yana gelerek açıkladı. 7 kere buluştu. Şu anda partilerden belirlenen kurmay heyet seçimlere ortak bir amaç belirleyerek girmek için iki aydır çalışıyor.
Soru şu: BTP bu çalışmaların neresinden mevzuya dâhil olacak?
Bir öteki soru: BTP’nin bugüne kadar geçilen süreçler, ortaya konan performans, emek noktaları önemsenmeden, öbür partilere sorulmadan masaya dâhil edilmesi, bu partinin mevcut oy gücüyle mi partinin entelektüel yapısıyla mı faydalı görüldü Akşener tarafından?
Benim iddiam (konuştuğum başka parti yetkililerinin anlattıklarından çıkardıklarım) şöyle:
Meral Akşener masada elini güçlendirmek istiyor. Bir yandan aday belirleme sürecinde bir yandan seçim sonrası (eğer kazanılırsa) oluşacak yeni iktidar yapısında. Başka parti yöneticilerinden bir kısmı Akşener’in ‘tek lider yardımcısı olmak istediğini’ yakın etrafına söylediğini argüman ediyor. Ayrıyeten masadaki oy oranları anket sonuçlarına nazaran az olan başka partilerin önderlerinin ya da takımlarının yeni periyotta eşit oranda değil oy oranları karşılığı idare paylaşımı yapılmasını istiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığını masada tartışılmadan ziyadesiyle lisana getirişinden rahatsız ve gerek medyaya yansıyan eleştirel kelamlarıyla gerek yaptığı bu atılımla yeni bir tartışma alanı açıyor. ‘Yönetimde eşit paylaşımsa buyrun benim getirdiğim BTP’yi de masaya alalım, hem adaylık konusunda hem idare konusunda bir daha konuşalım’ diyor. Masadaki her partinin başkanı lider yardımcısı olsun mu istiyorsunuz, tamam Hüseyin Baş da olsun. Masadaki partilere eşit bakanlık mı pekala BTP’ye de tıpkı şekilde…
14 Kasım pazartesi sorunlu bir buluşma olacak. Tayyip Erdoğan’ın zayıf Türkiye Yüzyılı sunumundan sonra, âlâ hazırlanmış, bir öyküsü olan Altılı Masa’nın toplumun önüne koyacağı bir proje bahtını artırabilirdi. Hâlâ da artırabilir. Lakin aşikâr ki partilerin kendi çıkarlarını merkeze alan siyaset yapılacak. Bu yalnızca Meral Hanım için geçerli değil masadaki tüm aktörler için geçerli.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamasında eski genel lideri Devlet Bahçeli ile uzun müddet sonra el sıkıştığı fotoğrafı görünce aklıma 7 Haziran seçimlerinden sonra Bahçeli’nin kurduğu bir cümle geldi. HDP’nin Meclis’teki yerini işaret ederek ‘sol tarafı flu görüyorum’ demişti. Meral Akşener’in de ‘HDP ile asla yan yana gelmeyeceği’, hatta ortak aday belirlenirse onlarla görüşmesine bile sıcak bakmayacağı da aşikâr. Masadaki tek ‘sol partinin’ etrafındakilere ‘bir şımarıklık çöktüğünü’ düşünüyor. Aday olmayacağını açıkladığı tarihten itibaren, kendi adaylığı için ara kat eden Kemal Kılıçdaroğlu’na da medya üzerinden sık sık bildiri yolluyor. Masadaki başka küçük partilerin yeni idarede fazla sorumluluk üstlenmesini istemediği kulis bilgilerine yansıyor. BTP’yi masaya hangi kritere nazaran çağırdığı muhakkak değil üstelik bunu başkalarına istişareden yapıyor. İlgiyle izliyorum.” (YAZINAN TAMAMI)