Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, önümüzdeki periyot bankacılık kesiminin yaşayacağı meselelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Buna nazaran, seçim tarihi yaklaştıkça bankalar üzerindeki baskının artacak, bankacılık kesiminde bu yıl kârlılık riski ön plana çıkacak.
‘EKONOMİ İDARESİ BU YIL DA RASYONEL OLMAYAN KARARLAR ALMAYA DEVAM EDECEK’
Sözcü’nün haberine nazaran, Başşehir Üniversitesi Memleketler arası Finans ve Bankacılık Kısım Lideri Prof. Dr. Şenol Babuşcu, 2022 yılının bankalar açısından kârlı üzere göründüğünü lakin ağır kamu baskısı nedeniyle gerilimli bir yıl olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Babuşcu’ya nazaran iktisat idaresi bu yıl da rasyonel olmayan ve bankaları daha da zorlayıcı kararlar almaya devam edecek. Babuşcu, seçim devrinde ağır kredi kullanımı istikametindeki baskılar nedeniyle kullandırılacak kredilerde geri dönüş külfeti olabileceğini, bununla birlikte pandemi devrinde kredilerin sınıflandırılması ile ilgili getirilen uygulamalar sona erdirilirse bankaların pek çok krediyi takipteki kredilere aktarması durumuyla karşılaşacaklarına işaret etti.
“Bütün bu riskler hala sorun yok üzere görünen bankaların sermaye yeterliliği oranlarında da baskı yaratabilir” diyen Babuşcu, bu noktada bankaların faal kalitelerini koruyabilmelerinin değerli olacağının altını çizdi. Babuşcu, global seviyede ülkelerin nakdî sıkılaşma eğilimleri, ülkenin ve bankaların CDS puanlarının yüksekliği ve derecelendirme notlarının düşüklüğü, bankaların yurt dışından hem kaynak bulmasını zorlaştırdığını hem de bulunan kaynağın maliyetinin çok yüksek olduğunu hatırlatarak, bankaların 2023 yılında da yüklü mevduat ve öteki yurt içi fonlama kaynaklarını kullanacaklarını söyledi.
‘SERMAYE KISITLAMASI TASARRUF SAHİPLERİNİ HUZURSUZ EDEBİLİR’
Prof. Dr. Şenol Babuşcu, bankacılık bölümünün zayıf istikametlerini şöyle sıraladı: “İlk ve en kıymetlisi baskıyla alınan düşük faizli, uzun vadeli ve yüksek ölçülü devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ile tekrar baskıyla düşük faizli kullandırılan kredilere bağlı faiz oranı riskidir. Ayrıyeten makroekonomik olarak gelecek belirsizliğinin getirdiği kullandırılan kredilerin geri dönmeme mümkünlüğü bulunuyor. Düşük derecelendirme notları ve buna bağlı yurt dışı fonlama maliyetlerinin yüksek olması da bir zayıf noktadır.”
Bankacılık dalında ‘sermaye kısıtlaması’ olarak isimlendirilebilecek her bir düzenlemenin tasarruf sahiplerini huzursuz edebildiğini lisana getiren Prof. Dr. Babuşcu, “Serbest piyasa iktisadından vazgeçilen ve adım adım sermaye denetimine hakikat götüren uygulamalar tasarruf sahiplerinin parayı bankacılık sistemi dışına çıkarmasına neden olur” dedi.